zamanlamak

Turkish

Etymology

By surface analysis, zaman +‎ -la +‎ -mak.

Pronunciation

  • IPA(key): /za.man.ɫaˈmak/
  • Hyphenation: za‧man‧la‧mak

Verb

zamanlamak (third-person singular simple present zamanlar)

  1. (transitive) to time

Conjugation

Conjugation of zamanlamak
positive conjugation
singular plural
1st person (ben) 2nd person (sen) 3rd person (o) 1st person (biz) 2nd person (siz) 3rd person (onlar)
aorist aorist simple zamanlarım zamanlarsın zamanlar zamanlarız zamanlarsınız zamanlarlar
past zamanlarmışım zamanlarmışsın zamanlarmış zamanlarmışız zamanlarmışsınız zamanlarlarmış
inferential zamanlardım zamanlardın zamanlardı zamanlardık zamanlardınız zamanlarlardı
conditional zamanlarsam zamanlarsan zamanlarsa zamanlarsak zamanlarsanız zamanlarlarsa
continuous continuous simple zamanlıyorum zamanlıyorsun zamanlıyor zamanlıyoruz zamanlıyorsunuz zamanlıyorlar
past zamanlıyormuşum zamanlıyormuşsun zamanlıyormuş zamanlıyormuşuz zamanlıyormuşsunuz zamanlıyorlarmış
inferential zamanlıyordum zamanlıyordun zamanlıyordu zamanlıyorduk zamanlıyordunuz zamanlıyorlardı
conditional zamanlıyorsam zamanlıyorsan zamanlıyorsa zamanlıyorsak zamanlıyorsanız zamanlıyorlarsa
inferential inferential simple zamanlamışım zamanlamışsın zamanlamış zamanlamışız zamanlamışsınız zamanlamışlar
past zamanlamışmışım zamanlamışmışsın zamanlamışmış zamanlamışmışız zamanlamışmışsınız zamanlamışlarmış
inferential zamanlamıştım zamanlamıştın zamanlamıştı zamanlamıştık zamanlamıştınız zamanlamışlardı
conditional zamanlamışsam zamanlamışsan zamanlamışsa zamanlamışsak zamanlamışsanız zamanlamışlarsa
future future simple zamanlayacağım zamanlayacaksın zamanlayacak zamanlayacağız zamanlayacaksınız zamanlayacaklar
past zamanlayacakmışım zamanlayacakmışsın zamanlayacakmış zamanlayacakmışız zamanlayacakmışsınız zamanlayacaklarmış
inferential zamanlayacaktım zamanlayacaktın zamanlayacaktı zamanlayacaktık zamanlayacaktınız zamanlayacaklardı
conditional zamanlayacaksam zamanlayacaksan zamanlayacaksa zamanlayacaksak zamanlayacaksanız zamanlayacaklarsa
progressive progressive simple zamanlamaktayım zamanlamaktasın zamanlamakta zamanlamaktayız zamanlamaktasınız zamanlamaktalar
past zamanlamaktaymışım zamanlamaktaymışsın zamanlamaktaymış zamanlamaktaymışız zamanlamaktaymışsınız zamanlamaktalarmış
inferential zamanlamaktaydım zamanlamaktaydın zamanlamaktaydı zamanlamaktaydık zamanlamaktaydınız zamanlamaktalardı
conditional zamanlamaktaysam zamanlamaktaysan zamanlamaktaysa zamanlamaktaysak zamanlamaktaysanız zamanlamaktalarsa
necessitative necessitative simple zamanlamalıyım zamanlamalısın zamanlamalı zamanlamalıyız zamanlamalısınız zamanlamalılar
past zamanlamalıymışım zamanlamalıymışsın zamanlamalıymış zamanlamalıymışız zamanlamalıymışsınız zamanlamalılarmış
inferential zamanlamalıydım zamanlamalıydın zamanlamalıydı zamanlamalıydık zamanlamalıydınız zamanlamalılardı
conditional zamanlamalıysam zamanlamalıysan zamanlamalıysa zamanlamalıysak zamanlamalıysanız zamanlamalılarsa
past past simple zamanladım zamanladın zamanladı zamanladık zamanladınız zamanladılar
conditional zamanladıysam zamanladıysan zamanladıysa zamanladıysak zamanladıysanız zamanladılarsa
conditional conditional simple zamanlasam zamanlasan zamanlasa zamanlasak zamanlasanız zamanlasalar
past zamanlasaymışım zamanlasaymışsın zamanlasaymış zamanlasaymışız zamanlasaymışsınız zamanlasalarmış
inferential zamanlasaydım zamanlasaydın zamanlasaydı zamanlasaydık zamanlasaydınız zamanlasalardı
optative zamanlayayım zamanlayasın zamanlaya zamanlayalım zamanlayasınız zamanlayalar
imperative imperative regular zamanla zamanlasın zamanlayın zamanlasınlar
formal zamanlayınız zamanlayınız
informal zamanlasana zamanlasanıza
infinitive zamanlamak
verbal noun zamanlama
impersonal participle imperfective zamanlayan
perfective zamanlamış
prospective zamanlayacak
personal participle non-prospective zamanladığım zamanladığın zamanladığı zamanladığımız zamanladığınız zamanladıkları
prospective zamanlayacağım zamanlayacağın zamanlayacağı zamanlayacağımız zamanlayacağınız zamanlayacakları
temporal adverb temporal adverb simple zamanlarken1
specific zamanlayınca
"and" zamanlayıp
"since" zamanlayalı
"until" zamanlayasıya
"as long as" zamanladıkça
modal adverb modal adverb simple zamanlayarak
reduplicated zamanlaya zamanlaya
"as if" zamanlarcasına1
negative conjugation
negative conjugation
singular plural
1st person (ben) 2nd person (sen) 3rd person (o) 1st person (biz) 2nd person (siz) 3rd person (onlar)
aorist aorist simple zamanlamam zamanlamazsın zamanlamaz zamanlamayız zamanlamazsınız zamanlamazlar
past zamanlamazmışım zamanlamazmışsın zamanlamazmış zamanlamazmışız zamanlamazmışsınız zamanlamazlarmış
inferential zamanlamazdım zamanlamazdın zamanlamazdı zamanlamazdık zamanlamazdınız zamanlamazlardı
conditional zamanlamazsam zamanlamazsan zamanlamazsa zamanlamazsak zamanlamazsanız zamanlamazlarsa
continuous continuous simple zamanlamıyorum zamanlamıyorsun zamanlamıyor zamanlamıyoruz zamanlamıyorsunuz zamanlamıyorlar
past zamanlamıyormuşum zamanlamıyormuşsun zamanlamıyormuş zamanlamıyormuşuz zamanlamıyormuşsunuz zamanlamıyorlarmış
inferential zamanlamıyordum zamanlamıyordun zamanlamıyordu zamanlamıyorduk zamanlamıyordunuz zamanlamıyorlardı
conditional zamanlamıyorsam zamanlamıyorsan zamanlamıyorsa zamanlamıyorsak zamanlamıyorsanız zamanlamıyorlarsa
inferential inferential simple zamanlamamışım zamanlamamışsın zamanlamamış zamanlamamışız zamanlamamışsınız zamanlamamışlar
past zamanlamamışmışım zamanlamamışmışsın zamanlamamışmış zamanlamamışmışız zamanlamamışmışsınız zamanlamamışlarmış
inferential zamanlamamıştım zamanlamamıştın zamanlamamıştı zamanlamamıştık zamanlamamıştınız zamanlamamışlardı
conditional zamanlamamışsam zamanlamamışsan zamanlamamışsa zamanlamamışsak zamanlamamışsanız zamanlamamışlarsa
future future simple zamanlamayacağım zamanlamayacaksın zamanlamayacak zamanlamayacağız zamanlamayacaksınız zamanlamayacaklar
past zamanlamayacakmışım zamanlamayacakmışsın zamanlamayacakmış zamanlamayacakmışız zamanlamayacakmışsınız zamanlamayacaklarmış
inferential zamanlamayacaktım zamanlamayacaktın zamanlamayacaktı zamanlamayacaktık zamanlamayacaktınız zamanlamayacaklardı
conditional zamanlamayacaksam zamanlamayacaksan zamanlamayacaksa zamanlamayacaksak zamanlamayacaksanız zamanlamayacaklarsa
progressive progressive simple zamanlamamaktayım zamanlamamaktasın zamanlamamakta zamanlamamaktayız zamanlamamaktasınız zamanlamamaktalar
past zamanlamamaktaymışım zamanlamamaktaymışsın zamanlamamaktaymış zamanlamamaktaymışız zamanlamamaktaymışsınız zamanlamamaktalarmış
inferential zamanlamamaktaydım zamanlamamaktaydın zamanlamamaktaydı zamanlamamaktaydık zamanlamamaktaydınız zamanlamamaktalardı
conditional zamanlamamaktaysam zamanlamamaktaysan zamanlamamaktaysa zamanlamamaktaysak zamanlamamaktaysanız zamanlamamaktalarsa
necessitative necessitative simple zamanlamamalıyım zamanlamamalısın zamanlamamalı zamanlamamalıyız zamanlamamalısınız zamanlamamalılar
past zamanlamamalıymışım zamanlamamalıymışsın zamanlamamalıymış zamanlamamalıymışız zamanlamamalıymışsınız zamanlamamalılarmış
inferential zamanlamamalıydım zamanlamamalıydın zamanlamamalıydı zamanlamamalıydık zamanlamamalıydınız zamanlamamalılardı
conditional zamanlamamalıysam zamanlamamalıysan zamanlamamalıysa zamanlamamalıysak zamanlamamalıysanız zamanlamamalılarsa
past past simple zamanlamadım zamanlamadın zamanlamadı zamanlamadık zamanlamadınız zamanlamadılar
conditional zamanlamadıysam zamanlamadıysan zamanlamadıysa zamanlamadıysak zamanlamadıysanız zamanlamadılarsa
conditional conditional simple zamanlamasam zamanlamasan zamanlamasa zamanlamasak zamanlamasanız zamanlamasalar
past zamanlamasaymışım zamanlamasaymışsın zamanlamasaymış zamanlamasaymışız zamanlamasaymışsınız zamanlamasalarmış
inferential zamanlamasaydım zamanlamasaydın zamanlamasaydı zamanlamasaydık zamanlamasaydınız zamanlamasalardı
optative zamanlamayayım zamanlamayasın zamanlamaya zamanlamayalım zamanlamayasınız zamanlamayalar
imperative imperative regular zamanlama zamanlamasın zamanlamayın zamanlamasınlar
formal zamanlamayınız zamanlamayınız
informal zamanlamasana zamanlamasanıza
infinitive zamanlamamak
verbal noun zamanlamama
impersonal participle imperfective zamanlamayan
perfective zamanlamamış
prospective zamanlamayacak
personal participle non-prospective zamanlamadığım zamanlamadığın zamanlamadığı zamanlamadığımız zamanlamadığınız zamanlamadıkları
prospective zamanlamayacağım zamanlamayacağın zamanlamayacağı zamanlamayacağımız zamanlamayacağınız zamanlamayacakları
temporal adverb temporal adverb simple zamanlamazken1
specific zamanlamayınca
"and" zamanlamayıp
"since" zamanlamayalı
"until" zamanlamayasıya
"as long as" zamanlamadıkça
modal adverb modal adverb simple zamanlamayarak
reduplicated zamanlamaya zamanlamaya
"as if" zamanlamazcasına1
potential conjugation
potential conjugation
singular plural
1st person (ben) 2nd person (sen) 3rd person (o) 1st person (biz) 2nd person (siz) 3rd person (onlar)
aorist aorist simple zamanlayabilirim zamanlayabilirsin zamanlayabilir zamanlayabiliriz zamanlayabilirsiniz zamanlayabilirler
past zamanlayabilirmişim zamanlayabilirmişsin zamanlayabilirmiş zamanlayabilirmişiz zamanlayabilirmişsiniz zamanlayabilirlermiş
inferential zamanlayabilirdim zamanlayabilirdin zamanlayabilirdi zamanlayabilirdik zamanlayabilirdiniz zamanlayabilirlerdi
conditional zamanlayabilirsem zamanlayabilirsen zamanlayabilirse zamanlayabilirsek zamanlayabilirseniz zamanlayabilirlerse
continuous continuous simple zamanlayabiliyorum zamanlayabiliyorsun zamanlayabiliyor zamanlayabiliyoruz zamanlayabiliyorsunuz zamanlayabiliyorlar
past zamanlayabiliyormuşum zamanlayabiliyormuşsun zamanlayabiliyormuş zamanlayabiliyormuşuz zamanlayabiliyormuşsunuz zamanlayabiliyorlarmış
inferential zamanlayabiliyordum zamanlayabiliyordun zamanlayabiliyordu zamanlayabiliyorduk zamanlayabiliyordunuz zamanlayabiliyorlardı
conditional zamanlayabiliyorsam zamanlayabiliyorsan zamanlayabiliyorsa zamanlayabiliyorsak zamanlayabiliyorsanız zamanlayabiliyorlarsa
inferential inferential simple zamanlayabilmişim zamanlayabilmişsin zamanlayabilmiş zamanlayabilmişiz zamanlayabilmişsiniz zamanlayabilmişler
past zamanlayabilmişmişim zamanlayabilmişmişsin zamanlayabilmişmiş zamanlayabilmişmişiz zamanlayabilmişmişsiniz zamanlayabilmişlermiş
inferential zamanlayabilmiştim zamanlayabilmiştin zamanlayabilmişti zamanlayabilmiştik zamanlayabilmiştiniz zamanlayabilmişlerdi
conditional zamanlayabilmişsem zamanlayabilmişsen zamanlayabilmişse zamanlayabilmişsek zamanlayabilmişseniz zamanlayabilmişlerse
future future simple zamanlayabileceğim zamanlayabileceksin zamanlayabilecek zamanlayabileceğiz zamanlayabileceksiniz zamanlayabilecekler
past zamanlayabilecekmişim zamanlayabilecekmişsin zamanlayabilecekmiş zamanlayabilecekmişiz zamanlayabilecekmişsiniz zamanlayabileceklermiş
inferential zamanlayabilecektim zamanlayabilecektin zamanlayabilecekti zamanlayabilecektik zamanlayabilecektiniz zamanlayabileceklerdi
conditional zamanlayabileceksem zamanlayabileceksen zamanlayabilecekse zamanlayabileceksek zamanlayabilecekseniz zamanlayabileceklerse
progressive progressive simple zamanlayabilmekteyim zamanlayabilmektesin zamanlayabilmekte zamanlayabilmekteyiz zamanlayabilmektesiniz zamanlayabilmekteler
past zamanlayabilmekteymişim zamanlayabilmekteymişsin zamanlayabilmekteymiş zamanlayabilmekteymişiz zamanlayabilmekteymişsiniz zamanlayabilmektelermiş
inferential zamanlayabilmekteydim zamanlayabilmekteydin zamanlayabilmekteydi zamanlayabilmekteydik zamanlayabilmekteydiniz zamanlayabilmektelerdi
conditional zamanlayabilmekteysem zamanlayabilmekteysen zamanlayabilmekteyse zamanlayabilmekteysek zamanlayabilmekteyseniz zamanlayabilmektelerse
necessitative necessitative simple zamanlayabilmeliyim zamanlayabilmelisin zamanlayabilmeli zamanlayabilmeliyiz zamanlayabilmelisiniz zamanlayabilmeliler
past zamanlayabilmeliymişim zamanlayabilmeliymişsin zamanlayabilmeliymiş zamanlayabilmeliymişiz zamanlayabilmeliymişsiniz zamanlayabilmelilermiş
inferential zamanlayabilmeliydim zamanlayabilmeliydin zamanlayabilmeliydi zamanlayabilmeliydik zamanlayabilmeliydiniz zamanlayabilmelilerdi
conditional zamanlayabilmeliysem zamanlayabilmeliysen zamanlayabilmeliyse zamanlayabilmeliysek zamanlayabilmeliyseniz zamanlayabilmelilerse
past past simple zamanlayabildim zamanlayabildin zamanlayabildi zamanlayabildik zamanlayabildiniz zamanlayabildiler
conditional zamanlayabildiysem zamanlayabildiysen zamanlayabildiyse zamanlayabildiysek zamanlayabildiyseniz zamanlayabildilerse
conditional conditional simple zamanlayabilsem zamanlayabilsen zamanlayabilse zamanlayabilsek zamanlayabilseniz zamanlayabilseler
past zamanlayabilseymişim zamanlayabilseymişsin zamanlayabilseymiş zamanlayabilseymişiz zamanlayabilseymişsiniz zamanlayabilselermiş
inferential zamanlayabilseydim zamanlayabilseydin zamanlayabilseydi zamanlayabilseydik zamanlayabilseydiniz zamanlayabilselerdi
optative zamanlayabileyim zamanlayabilesin zamanlayabile zamanlayabilelim zamanlayabilesiniz zamanlayabileler
imperative imperative regular zamanlayabil zamanlayabilsin zamanlayabilin zamanlayabilsinler
formal zamanlayabiliniz zamanlayabiliniz
informal zamanlayabilsene zamanlayabilsenize
infinitive zamanlayabilmek
verbal noun zamanlayabilme
impersonal participle imperfective zamanlayabilen
perfective zamanlayabilmiş
prospective zamanlayabilecek
personal participle non-prospective zamanlayabildiğim zamanlayabildiğin zamanlayabildiği zamanlayabildiğimiz zamanlayabildiğiniz zamanlayabildikleri
prospective zamanlayabileceğim zamanlayabileceğin zamanlayabileceği zamanlayabileceğimiz zamanlayabileceğiniz zamanlayabilecekleri
temporal adverb temporal adverb simple zamanlayabilirken1
specific zamanlayabilince
"and" zamanlayabilip
"since" zamanlayabileli
"until" zamanlayabilesiye
"as long as" zamanlayabildikçe
modal adverb modal adverb simple zamanlayabilerek
reduplicated zamanlayabile zamanlayabile
"as if" zamanlayabilircesine1
impotential conjugation
impotential conjugation
singular plural
1st person (ben) 2nd person (sen) 3rd person (o) 1st person (biz) 2nd person (siz) 3rd person (onlar)
aorist aorist simple zamanlayamam zamanlayamazsın zamanlayamaz zamanlayamayız zamanlayamazsınız zamanlayamazlar
past zamanlayamazmışım zamanlayamazmışsın zamanlayamazmış zamanlayamazmışız zamanlayamazmışsınız zamanlayamazlarmış
inferential zamanlayamazdım zamanlayamazdın zamanlayamazdı zamanlayamazdık zamanlayamazdınız zamanlayamazlardı
conditional zamanlayamazsam zamanlayamazsan zamanlayamazsa zamanlayamazsak zamanlayamazsanız zamanlayamazlarsa
continuous continuous simple zamanlayamıyorum zamanlayamıyorsun zamanlayamıyor zamanlayamıyoruz zamanlayamıyorsunuz zamanlayamıyorlar
past zamanlayamıyormuşum zamanlayamıyormuşsun zamanlayamıyormuş zamanlayamıyormuşuz zamanlayamıyormuşsunuz zamanlayamıyorlarmış
inferential zamanlayamıyordum zamanlayamıyordun zamanlayamıyordu zamanlayamıyorduk zamanlayamıyordunuz zamanlayamıyorlardı
conditional zamanlayamıyorsam zamanlayamıyorsan zamanlayamıyorsa zamanlayamıyorsak zamanlayamıyorsanız zamanlayamıyorlarsa
inferential inferential simple zamanlayamamışım zamanlayamamışsın zamanlayamamış zamanlayamamışız zamanlayamamışsınız zamanlayamamışlar
past zamanlayamamışmışım zamanlayamamışmışsın zamanlayamamışmış zamanlayamamışmışız zamanlayamamışmışsınız zamanlayamamışlarmış
inferential zamanlayamamıştım zamanlayamamıştın zamanlayamamıştı zamanlayamamıştık zamanlayamamıştınız zamanlayamamışlardı
conditional zamanlayamamışsam zamanlayamamışsan zamanlayamamışsa zamanlayamamışsak zamanlayamamışsanız zamanlayamamışlarsa
future future simple zamanlayamayacağım zamanlayamayacaksın zamanlayamayacak zamanlayamayacağız zamanlayamayacaksınız zamanlayamayacaklar
past zamanlayamayacakmışım zamanlayamayacakmışsın zamanlayamayacakmış zamanlayamayacakmışız zamanlayamayacakmışsınız zamanlayamayacaklarmış
inferential zamanlayamayacaktım zamanlayamayacaktın zamanlayamayacaktı zamanlayamayacaktık zamanlayamayacaktınız zamanlayamayacaklardı
conditional zamanlayamayacaksam zamanlayamayacaksan zamanlayamayacaksa zamanlayamayacaksak zamanlayamayacaksanız zamanlayamayacaklarsa
progressive progressive simple zamanlayamamaktayım zamanlayamamaktasın zamanlayamamakta zamanlayamamaktayız zamanlayamamaktasınız zamanlayamamaktalar
past zamanlayamamaktaymışım zamanlayamamaktaymışsın zamanlayamamaktaymış zamanlayamamaktaymışız zamanlayamamaktaymışsınız zamanlayamamaktalarmış
inferential zamanlayamamaktaydım zamanlayamamaktaydın zamanlayamamaktaydı zamanlayamamaktaydık zamanlayamamaktaydınız zamanlayamamaktalardı
conditional zamanlayamamaktaysam zamanlayamamaktaysan zamanlayamamaktaysa zamanlayamamaktaysak zamanlayamamaktaysanız zamanlayamamaktalarsa
necessitative necessitative simple zamanlayamamalıyım zamanlayamamalısın zamanlayamamalı zamanlayamamalıyız zamanlayamamalısınız zamanlayamamalılar
past zamanlayamamalıymışım zamanlayamamalıymışsın zamanlayamamalıymış zamanlayamamalıymışız zamanlayamamalıymışsınız zamanlayamamalılarmış
inferential zamanlayamamalıydım zamanlayamamalıydın zamanlayamamalıydı zamanlayamamalıydık zamanlayamamalıydınız zamanlayamamalılardı
conditional zamanlayamamalıysam zamanlayamamalıysan zamanlayamamalıysa zamanlayamamalıysak zamanlayamamalıysanız zamanlayamamalılarsa
past past simple zamanlayamadım zamanlayamadın zamanlayamadı zamanlayamadık zamanlayamadınız zamanlayamadılar
conditional zamanlayamadıysam zamanlayamadıysan zamanlayamadıysa zamanlayamadıysak zamanlayamadıysanız zamanlayamadılarsa
conditional conditional simple zamanlayamasam zamanlayamasan zamanlayamasa zamanlayamasak zamanlayamasanız zamanlayamasalar
past zamanlayamasaymışım zamanlayamasaymışsın zamanlayamasaymış zamanlayamasaymışız zamanlayamasaymışsınız zamanlayamasalarmış
inferential zamanlayamasaydım zamanlayamasaydın zamanlayamasaydı zamanlayamasaydık zamanlayamasaydınız zamanlayamasalardı
optative zamanlayamayayım zamanlayamayasın zamanlayamaya zamanlayamayalım zamanlayamayasınız zamanlayamayalar
imperative imperative regular zamanlayama zamanlayamasın zamanlayamayın zamanlayamasınlar
formal zamanlayamayınız zamanlayamayınız
informal zamanlayamasana zamanlayamasanıza
infinitive zamanlayamamak
verbal noun zamanlayamama
impersonal participle imperfective zamanlayamayan
perfective zamanlayamamış
prospective zamanlayamayacak
personal participle non-prospective zamanlayamadığım zamanlayamadığın zamanlayamadığı zamanlayamadığımız zamanlayamadığınız zamanlayamadıkları
prospective zamanlayamayacağım zamanlayamayacağın zamanlayamayacağı zamanlayamayacağımız zamanlayamayacağınız zamanlayamayacakları
temporal adverb temporal adverb simple zamanlayamazken1
specific zamanlayamayınca
"and" zamanlayamayıp
"since" zamanlayamayalı
"until" zamanlayamayasıya
"as long as" zamanlayamadıkça
modal adverb modal adverb simple zamanlayamayarak
reduplicated zamanlayamaya zamanlayamaya
"as if" zamanlayamazcasına1

1 The suffixes -ken and -cesine may be suffixed to the base form of any of the following tenses: aorist, continuous, inferential (even when it follows another suffix), and future.

Further reading

  • zamanlamak”, in Turkish dictionaries, Türk Dil Kurumu